İçeriğe geç

Koyak ne denir ?

Koyak Ne Denir? Bir Köyün Hikâyesi

Bazen bir kelime, geçmişin ve bugünün arasında köprüler kurar. “Koyak ne denir?” sorusu da bana hep böyle bir köprüyü hatırlatır. Küçük bir köyde büyüdüm ve orada, kelimeler sadece anlamlarıyla değil, duygularla, geçmişle ve insanlarla bağ kurarak yaşardı. İşte bu yazıda, “koyak” kelimesi etrafında şekillenen bir hikâye paylaşacağım; bir köyün, bir ailenin, birbirini anlamaya çalışan iki insanın hikâyesi…

Koyak ve Anlamı

Koyak, aslında köy yerlerinde çokça duyulan, halk arasında “göçük”, “toprak kayması” ya da “çukur” gibi anlamlarda kullanılan bir kelimedir. Ancak köydeki herkes, koyak kelimesinin sadece bir anlamı olmadığını bilir. Bir koyak, bazen yerin altına saklanmış eski bir sırrın ortaya çıkması demektir. Bazen, köyün derinliklerine inen bir izdir. Koyak, yalnızca toprakla değil, bazen duygularla da ilgili bir kavramdır. Peki, insanlar koyakları gerçekten ne kadar tanır?

Bir Köyün Hikâyesi

Köyde, herkesin birbirine yakın olduğu bir zaman dilimiydi. Burada herkesin tanıdığı, bildiği, yardım ettiği, kucaklaştığı bir topluluk vardı. Her şeyin düzgün gittiği düşünülen o günlerde, bir sabah toprak kaymaya başladı. Bir “koyak” oluştu. Bu koyak, köyün en köklü ailelerinden birinin evinin hemen yanı başındaydı. Herkes bu olaydan sonra biraz garip bakmaya başladı o ailenin üyelerine. Toprak kayması, bir şekilde kötü şansla ilişkilendiriliyordu. Ama kimse bir adım atıp da gerçekten ne olduğunu sormamıştı. O koyak, bir sır gibiydi.

Hikâyenin ana karakterlerinden biri olan Emre, köyün gençlerinden biriydi. Çözüm odaklı, pratik zekâsı yüksek, genellikle hayatı mantıkla çözmeye çalışan bir adamdı. O sabah koyak meydana geldiğinde, ilk aklına gelen şey bu toprak kaymasının nasıl düzeltileceği oldu. Kendisini, köy halkı için bu sorunun çözümüne adamıştı. Hemen bir plan yaptı: “Bu koyak sorununu çözersek, köy yeniden düzene girer, her şey eski haline gelir,” diye düşündü.

Emre’nin en yakın arkadaşı ise Zeynep’ti. Zeynep, duygusal zekâsı yüksek, insanları anlamak konusunda doğal bir yeteneğe sahipti. Zeynep, koyak olayını duyar duymaz bir adım geri atıp, etrafındaki insanları gözlemeye başlamıştı. O, bu kaymanın yalnızca fiziksel değil, duygusal bir anlam taşıdığını fark etti. Köydeki insanlar koyak konusunda konuşurken, korku ve gerilim arasında gidip geliyorlardı. Kimse kaymanın neden olduğu duygusal yükü tartışmıyordu, sadece çözüme odaklanmışlardı. Zeynep, “Bu koyak yalnızca toprağa değil, insanlar arasında da bir şeyleri sarsmış,” diye düşündü.

Çözüm ve Anlayış

Emre, koyakla ilgili çözümü ararken, Zeynep’in bir araya getirdiği köy halkını bir araya toplaması gerektiğini fark etti. Zeynep, köydeki herkesi bir araya getirdiğinde, aslında koyak sorununun yalnızca toprakla ilgili olmadığını, aynı zamanda köy halkının yıllardır birikmiş olan huzursuzluklarını ve kırgınlıklarını da temsil ettiğini anlamışlardı. İnsanlar birbiriyle konuşmayı unutmuş, çözüm üretmek yerine susarak, koyakların altında kalmışlardı.

Emre, Zeynep’in yaklaşımını ilk başta pek anlamamıştı. “Neden duygusal olarak bir şeyler paylaşıyoruz?” diye düşündü. “Koyak, somut bir şey. Bu kadar duygusallaştırmaya gerek yok.” Ancak zaman geçtikçe, Zeynep’in yaklaşımının, köyün yeniden bir araya gelmesi için daha güçlü bir temel oluşturduğunu fark etti. Koyak sadece bir toprak kayması değildi; köyün derinliklerine inen, yıllardır göz ardı edilen, herkesin üzerine bastığı duygusal bir çukurdu.

Zeynep’in empatik yaklaşımı, köydeki insanları birbirine yaklaştırdı. Koyak sorununu tartışırken, herkesin kalbindeki yaralar da bir şekilde yüzeye çıkmıştı. Zeynep, duyguların ve empatiyi paylaşmanın, köyün yeniden büyüyüp gelişmesi için de bir çözüm olduğunu gösterdi.

Hikâyenin Sonu: Bir Koyak, Birleşen Toplum

Emre, Zeynep’in ne kadar doğru olduğunu kabul etti. Koyak, sadece toprağı değil, insanları da “ortaya koyuyordu”. Herkesin duygusal yükleri, yıllardır sustukları her şey, toprak kaymasından çok daha büyük bir etki yaratıyordu. Koyak, köyün birlikte iyileşmesi ve yeniden büyümesi için bir fırsat sunmuştu. Bir sorun sadece çözüme odaklanarak geçiştirilemezdi; insanlar arasındaki bağları anlamadan, gerçek çözüm hiçbir zaman sağlanamazdı.

Ve köydeki herkes, birbirini daha derinden anlamaya başladığında, koyak da kendi çözümünü bulmuştu. Toprak, yavaşça yerine oturdu; ama asıl değişim, köyün insanlarında yaşandı.

Sizin Perspektifiniz?

Hikâyeyi okuduktan sonra, sizce çözüm bulmak sadece mantıklı düşünmekle mi olur, yoksa insanları anlamak ve empati kurmak da aynı derecede önemli mi? Emre ve Zeynep’in bakış açıları arasındaki farklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendi hayatınızda koyaklar ya da çatışmalar olduğunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

Bu soruları düşünerek, belki de kendi hikâyenizi bulabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper giriş