İçeriğe geç

Kimlere kelepçe takılmaz ?

Kimlere Kelepçe Takılmaz? Hukukun Vicdanı, Gücün Sınırları

Giriş: Bir Nesnenin Sessiz Hikâyesi

Kelepçe… Soğuk bir metal parçası gibi görünse de, aslında bir toplumun adalet anlayışını en çıplak hâliyle gösterir.

Birine kelepçe takmak, sadece fiziksel bir eylem değildir; aynı zamanda devletin gücünü ve bireyin onurunu karşı karşıya getiren sembolik bir andır.

Bu yüzden “kimlere kelepçe takılmaz?” sorusu, yalnızca bir hukuki düzenleme değil, aynı zamanda bir medeniyet meselesidir.

Tarihsel Arka Plan: Gücün Zincirinden İnsan Haklarına

Kelepçenin tarihi, insanın cezalandırma biçimleriyle başlar. Antik dönemlerde zincir, köleliğin ve esaretin simgesiydi.

Orta Çağ’da kamusal utandırma yöntemleri — prangalar, demir halkalar, kelepçeler — suçlunun bedenini cezalandırırken toplumun ahlaki dengesini de sağlamayı hedefliyordu.

Fakat 18. yüzyılda Aydınlanma düşüncesiyle birlikte bu anlayış sarsıldı. “İnsanın onuru dokunulmazdır” fikri, modern hukukun temel taşlarından biri hâline geldi.

Böylece kelepçe, sadece “kontrol aracı” değil, aynı zamanda “orantı ilkesi”yle sınırlandırılmış bir güç göstergesine dönüştü.

Modern Hukukta Kelepçenin Sınırları

Günümüzde, kelepçe kullanımı insan hakları ve adalet etiği çerçevesinde sıkı kurallara bağlanmıştır.

Bir kişiye kelepçe takılması için temel ilke, kaçma riski, direnme ihtimali veya tehlike oluşturma durumu gibi objektif kriterlerin varlığıdır.

Aksi durumda, bu uygulama “onur kırıcı muamele” sayılır ve hukuka aykırı olur.

1) Sağlık Durumu ve Fiziksel Kısıtlamalar

Kalp, solunum, sinir sistemi hastalıkları veya engellilik durumu bulunan kişilere, tıbbi gerekçelerle kelepçe takılmaz.

Hekim onayı olmadan yapılan uygulamalar hem ceza hukuku hem de tıp etiği açısından ciddi ihlallerdir.

Buradaki temel amaç, güvenliği sağlarken insan sağlığını tehlikeye atmamak — yani gücü, ölçülülük içinde kullanmaktır.

2) Çocuklar ve Reşit Olmayanlar

Çocuk adalet sistemi, cezalandırma yerine rehabilitasyon ilkesine dayanır.

Bu nedenle reşit olmayan kişilere kelepçe takılması, yalnızca zorunlu güvenlik gerekçesi varsa ve başka önlem kalmadıysa uygulanabilir.

Bir çocuğun toplum önünde kelepçelenmesi, yalnız bireysel travma değil, toplumsal vicdanda da derin bir yara açar.

3) Kadınlar ve Hamile Tutuklular

Birçok ülkenin ceza infaz mevzuatında, hamile kadınlara kelepçe takılması kesin olarak yasaktır.

Doğum, muayene veya hastane sevklerinde güvenlik gerekçesiyle bile olsa, insanlık onuruna aykırı kabul edilir.

Bu durum, uluslararası hukukta da “işkence yasağı” kapsamında değerlendirilir.

4) Yaşlılar ve Hastalar

Yaşlı veya yürümekte zorlanan kişilere kelepçe takmak, güvenlikten çok, insanlık dışı muamele olarak görülür.

Modern hukuk, “en az zararla en fazla güvenlik” ilkesini benimser.

Dolayısıyla yaşlı bireylerin taşınması, denetlenmesi veya nakli sırasında kelepçe yerine refakatçi önlemleri tercih edilir.

Akademik Tartışmalar: Güvenlik mi, Onur mu?

Bugün akademik çevrelerde kelepçe, hukukun ötesinde sosyolojik bir sembol olarak da tartışılır.

Bazı hukukçulara göre, kelepçe bir “güç temsili”dir: devletin düzeni sağlama iradesi.

Diğerleri ise, bunun psikolojik etkilerine vurgu yapar: bir kişiye kelepçe takmak, onu toplum gözünde suçluya dönüştürür; yani masumiyet karinesini gölgeler.

Bu nedenle birçok hukuk sistemi, “görsel kelepçeleme”ye karşı çıkar — özellikle medya önünde yapılan gözaltılarda.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, bu tür uygulamaların “insan onurunu zedeleyici” olduğu sıkça vurgulanır.

Tarih ve Vicdan Arasında: Kelepçenin İki Anlamı

Tarih boyunca kelepçe, hem güvenliğin garantisi hem de baskının simgesi olmuştur.

Modern toplumlar, bu iki anlam arasında hassas bir denge kurmaya çalışıyor.

Güvenliği sağlamak meşrudur; fakat insanın onurunu zedelemeden, kişiliğini yok etmeden…

Bu nedenle kelepçe, bir hukuk nesnesinden çok, vicdanın sınavı olarak görülmelidir.

Sonuç: Kelepçenin Takılmadığı Yerde Adalet Başlar

Kimlere kelepçe takılmaz? sorusunun yanıtı aslında basittir:

Onuru korunması gereken herkese, yani insana.

Modern hukuk, güvenliği insanlık onuruyla birlikte düşünür.

Bir toplumun adalet anlayışı, suçluya değil, suç şüphesi altındaki kişiye nasıl davrandığında gizlidir.

Kelepçenin takılmadığı yerde, adaletin nefesi daha serbest, daha insanidir.

Kaynakça

— Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları (AİHM, 2003–2021)

— Türkiye Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 93 ve ilgili yönetmelikler

— Birleşmiş Milletler Mahkûmlara Muamele Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları)

— Foucault, Michel. Hapishanenin Doğuşu (1975)

— Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararları (Türkiye, 2015–2024)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money